8 Ocak 2013 Salı

Ne Yapıyoruz ve Yapmalıyız !?!


Atatürk hakkında birçok şey bilmek, bizi Atatürkçü yapmaz. Önemli olan Atatürk’ün düşüncelerini, devrim ve ilkelerini anlayabilmek, uygulayabilmek bizleri Atatürkçü veya K(a)malist yapar. Fakat anlayabilmek ve uygulayabilmek için de okumalı, araştırmalıyız.

Atatürk’ü anlayabilmek için köklü Türk Tarihini iyi bilmek gerekir. Atatürk’ü dönemiyle ele almak bugüne bir nebze ışık tutar. Fakat geniş Türk tarihiyle birlikte ele aldığımızda Atatürk’ün bilinenden de daha büyük olduğunu görürüz.

Atatürk’le alınanı Atatürk’çe koruyabilmek, Türk devriminin temel ve gerçek ilkesidir.
Buranın adı Atatürkçü Düşünce Kulübü olduğuna göre, biz de burada bu düşüncelerin nasıl oluştuğunu ortaya koymak için tarihi, kronolojik çizgi içerisinde ele alıp göstermeliyiz.

Biz, Atatürk sevgimizi; diğer bilgisiz insanlar gibi Atatürk’ü tabulaştırarak değil; Atatürk’ün söylemlerini ve devrimlerini bilimsel yollarla açıklayarak göstermeliyiz.

Biz, en başta Türk ulusu için çalışıyoruz. Peki ama Ulus nedir? Atatürk şöyle demiş: “Buna göre bir ekinden (kültür) olan insanlardan oluşan topluluğa ulus denir, dersek ulusun en kısa tanımını yapmış oluruz.”

Ekin, bulunduğu toplulukların ortaya koydukları felsefenin, çektikleri çilelerin ve bu çilelere getirdikleri çözümlerin bileşimiyle oluşur. Büyük bir ulusun ekini dağıldığı coğrafyaya göre küçük değişiklikler gösterebilir; fakat özünde hep aynıdır. O zaman çalıştığımız ulusun özünü iyi bileceğiz. Bu ulusa ters olan her türlü düşünceden uzak kalarak, insanların kafalarını aydınlatacağız. Başarı ancak böyle sağlanır. Önce insanları bilgilendireceğiz ve gerekirse eğiteceğiz. Daha sonra büyük adımlar atacağız. Unutmayınız; insanlar, -özellikle Türk insanı,- temelde içgüdüsel hareket ederler ve inandıkları kişilerin peşinden giderler. Bu yüzden; kurtuluşun yollarını gerçekçi, akılcı ve bilimsel bir şekilde ortaya koyarak, zaman içerisinde insanların bizi takip etmelerini sağlayacağız. Yılmayacak; daima sürekliliğimizi koruyacağız. Çünkü bu tür eylemler, zaman ister. Bir yandan doğru insanları bir araya getireceğiz, diğer yandan insanları doğru yola sokacağız. Savunduğumuz ve yaşamasını istediğimiz bu ülküde, her türden insana hitap edecek görüşler var olduğundan dolayı, insan kazanacağız diye şekilden şekle girmeyeceğiz. Çalıştığımız topluluğun adı bellidir; Türk ulusu…

İlerlediğimiz bu yolda, bizi zor durumlara sokacak her türlü yaklaşımdan kaçınacağız ve kaçınmalıyız. Örneğin; particilik… Herhangi bir siyasi partinin savunuculuğunu yapmayacağız. Örneğin; sınıfsal mücadele… Herhangi bir sınıfın salt savunuculuğunu yapmayacağız. Kısacası, bizim yolumuz; Halkçılık, Ulusçuluk, Devletçilik, Cumhuriyetçilik, Laiklik ve Devrimcilik yoludur. Bu büyük düşünce sistemlerini, Atatürk’ten öğrendiğimiz gibi ortak bir şekilde kullanacağız. Bu düşünce sistemi, uzun yıllar sürecek bir sistemdir. En önemlisi ise; Atatürk’ün ortaya koyduğu ve kanıtladığı bu düşünce sistemi, çağa ayak uyduran ve sürekli gelişen bir düşünce sistemidir. Böyle yürünmediği sürece, insanları gruplara bölebilir, bizden uzaklaşmalarına neden olabiliriz ve oluruz da!

Şubat 2011, Özer YAVUZASLAN - DAÜ Atatürkçü Düşünce Kulübü

12 Kasım 2012 Pazartesi

10 Kasım 2012 - Atatürk'ü Anma Konuşmamız

10 Kasım 2012'de Kulübümüzün Üniversitemizde yaptığı "Atatürk'ü Anma" Konuşması:

"Değerli öğretim üyeleri ve sevgili arkadaşlar,

Bugün burada toplanmamızın nedeni; bağımsızlık savaşımızın önderi, cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Atatürk’ü anmaktır. Bundan yetmiş dört yıl önce hayata gözlerini yuman Atamız, bizlere eşi benzeri bulunmaz ilkelerini ve nice emekler ile kazanılmış cumhuriyetimizi emanet etmiştir. Ömrünün büyük bir kısmını sıkıntılar ve savaşlar içinde geçiren Atatürk, yaşamını Türk ulusunun bağımsızlığına ve gelişmesine adamış eşsiz bir devrimcidir. Bizlere düşen görev, Atatürk’ün ilke ve devrimlerini özümsemek ve onlara sahip çıkmaktır.

10 Kasım 1938’de Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ün ölümüne yakın bir zamanda: “…Koca bir tarih göçüyor!” demişti. Bu koca tarihin kendisi olan Atatürk’ün sözlerini anlamak ve bunları uygulamak, Atatürk ile beraber cumhuriyeti kuran ve yücelten Türk ulusunun başlıca ödevlerindendir. Atatürk: “Büyük ölülere yas tutmak gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.” derken 10 Kasımlar dâhil olmak üzere onun yasını tutmak yerine onun ülkülerine bağlı kalarak Türkiye Cumhuriyeti'ni yükseklere çıkarmamız ve korumamız gerektiğini söylemiştir. Atatürk bizlere dogma, donuk ve kalıplaşmış düşünce birikimleri bırakmamıştır. “Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.” diyerek de Türkiye Cumhuriyeti’ni nasıl koruyacağımızı ve yücelteceğimizi anlatmıştır.

Başka bir gerçek de, Atatürk’e olan özlemimizdir. Onu özlüyoruz ve görmek istiyoruz. Fakat Atamız bunu da düşünerek çok önemli sözler söylemiştir. İşte bu sözlerden birkaçı:

“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.”

“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemâl... İkinci Mustafa Kemâl, onu ‘ben’ kelimesiyle anlatamam; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemâl sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemâl odur!”

Son olarak da sizlerle Atatürk’ün bir anısını paylaşmak istiyoruz:

“Yaşamalısın!

Atatürk’ün en büyük zevki, toplantılarda rastladığı herhangi birine ani bir soru sormak ve alacağı cevaba göre o kişinin bilgisini takdir etmekti. Bir cumhuriyet balosunda yaverlerden Nihat Bey’e şu soruyu sordu:
“Ben ölürsem, ne yaparsın?”
“Ben de ölürüm Paşam.”
Atatürk aldığı cevaptan memnun kalmamıştı. Sert bir ifadeyle şunları söyledi:
“Eğer beni gerçekten seviyorsan, ölmemen gerekir. Yaşamalısın ve benim aşıladığım ülkülerin benden sonra da gerçekleşmesine, yaşamasına çalışmalısın. Gerçek sevgi budur.”

Bu düşüncelerle hepinizi, Mustafa Kemâl Atatürk'ün eşsiz emaneti cumhuriyeti ve bizlere ışık olan ilkelerini yaşatmak için mücadele etmeye davet ediyoruz. Bu mücadele, Kemâl Atatürk ülküsünü yüreğine kazımış her bireyin, nerede, hangi şartlarda olursa olsun sürdüreceği bir mücadeledir. Onun izlerini silmeye çalışanlar unutmamalıdırlar ki; Atatürk’ü anlamak, işitmek değildir! Mustafa Kemâl ülküsü sadece söz değildir. Hayat felsefesidir, tam bağımsızlık tutkusudur. Atatürkçülük, ''akıl ve bilim yolunda ulusal tam bağımsızlık ve ulusal onur'' demektir.

Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyoruz.

DAÜ - ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE KULÜBÜ"

15 Ekim 2012 Pazartesi

Genel Bilgi

İLETİŞİM
Mustafa AKTAKKA - 0533 844 78 16

Özer YAVUZASLAN - 0533 877 28 03

 Özge GÖMEÇ - 0533 888 02 60